Aradığınız kelimeyi bulmakta zorlanıyorsanız ctrl+f “aranan kelime” yardımı ile daha kolay bulabilirsiniz.
Hacet | Gerek; gereklilik |
Hâcir | Hicret eden; bir yerden başka bir yere göçen; sayıklayan (hasta) |
Haciz | Borçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle, borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması. |
Hacizvaaz | El koyma |
Hâdis | Meydana gelen; çıkan; yeni çıkan |
Hafiyyen | Gizli olarak; saklı olarak; gizlice |
Hafriyat | Kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma |
Hail | Duvar, çit, parmaklık, tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller |
Haiz | Sahip; elde bulunduran; taşıyan |
Hak | Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir |
Hak ehliyeti | Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme, mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği. |
Hakikiye | Hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten |
Hakk | Doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse |
Hakkaniyet | Hak ve adalete uygunluk; doğruluk |
hakkı hıyar | seçimlik hak |
Hakk-ı mesil | Su yolu hakkı |
Hakk-ı mürûr | Geçit hakkı |
Hakk-ı şuf’a | Önalım hakkı |
Hakk-ı şürb | İçme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı |
Haksız fiil | Hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir |
Haksız iktisap | Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine meydana gelen artma ya da azalmama durumu |
Halef | Bir makamda, görevde sonra gelen kişi |
Halefiyet | Ardıl, yerine geçme, yerine geçen |
Halel | Bozma; bozukluk; eksiklik; zarar |
Haleldar olmak | Bozulmak; çiğnenmek |
Hali sabıka irca | Eski hale getirme |
Halita | Karışım |
Hamil | Elinde bulunduran, taşıyan gerçek ya da tüzel kişidir |
Harâc-ı mukaseme | Arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi |
Harâc-ı muvazzaf | Arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre,maktûiyet veçhile tayin olunan vergi |
Hariciye Vekâleti | Dışişleri Bakanlığı |
Hârîm | Başkasının giremeyeceği,girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem |
Harnup | Keçi boynuzu |
Hartama | Pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; |
Has | Sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme |
Hasârât | Zararlar; ziyanlar; hasarlar |
Hasb-el-kanun | Kanun gereği |
Hasb-el-memuriyye | Memuriyet gereği |
Hasebiyle | Yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle |
Hasılat Kirası | Kiraya verenin, bir bedel karşılığında, hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası. |
Hasîm | İki düşmandan herbiri |
Hâsim | Hasmeden; kat’eden, kesip atan |
Hasren | Muhasara ederek; etrafını çevirerek |
Hâss | Özgü |
Hata | Yanılma, yanılgı |
Hatîa | Günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık |
Havale | Yollama ödeyicisinin, para, değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri, yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme. |
Hâvi | Kapsar; kapsayan; içeren; içerir |
Havza-i fahmiyye | Kömür havzası; kömür bulunan bölge |
Haylûlet | Engel olma; araya girme; yolu kapama |
Hayr (hayır) | İyilik; iyi; faydalı iş; yarar |
Hayrât | Sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese |
Hazine | Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber, bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri, diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt; devlet kasası. |
Heder olma | Ziyan olma |
Hedm | Yıkma; harap etme |
Hıfz | Saklama; koruma |
Hısımlık | Evlenme ya da evlat edinme vasıtasıyla gerçek kişiler arasında oluşan bağdır. |
Hibe | Bağışlama |
Hidematı amme | Kamu hizmeti |
Hilafı | Tersi; aksi; zıddı |
Hilkat | Yaratılma; yaratılış; tabiat |
Himaye | Koruma; korunma; birine arka çıkma |
Hini dava | Dava sırasında |
Hini hacet | Gerektiğinde |
Hisse-i şayia | Yaygın hisse; ortak pay |
Hitâm | Son; bitim; tükenme; nihayet |
Hizmet sözleşmesi | İşçinin, belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme. |
Hod-be-hod | Kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden |
Huda | Aktarma |
Hudûs | Sonradan peyda olma |
Hukuk Boşluğu | Somut bir olaya uygulanacak hükmün, yazılı ya da yazısız hukukta yer almamasıdır. |
Hukuki işlem | Bir veya birden çok kişinin, hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması. |
Hukuki tağyir | Bir kimsenin, kendisine ait olmayan menkul eşyalar üzerinde bazı işlemlerde bulunarak, bu eşyanın niteliğini değiştirmesi |
Hukukun şeklî kaynakları | Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını göstere kaynaktır. |
Hulâsa | Özet |
Hulûl | Gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi |
Husule gelmek | Doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak |
Husûmet | Hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma |
Husûsat | Bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler |
Hususî | Özel; kişiye ait |
Hüccet | Senet; delil; belge |
Hükkâm | Hakimler; yargıçlar |
Hükmî şahsiyet | Tüzel kişilik |
Hüküm | Bir dava mahkemesinin hukuksal uyuşmazlığı çözen son kararıdır |
Hükümsüzlük | Bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmamasıdır. |
Hüsnü ceryan | İyi icra etmek |
Hüsnüniyet | İyiniyet |