Aradığınız kelimeyi bulmakta zorlanıyorsanız ctrl+f “aranan kelime” yardımı ile daha kolay bulabilirsiniz.
Iskat | Düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal |
Islah | Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale getirme |
Islahât | Düzeltme veya iyileştirme işleri |
Istılâh | Terim |
Itlâk | Salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir |
Ittılâ | Öğrenme; bilgilenme; haberdar olma; tanıma |
Izrar | Zarar verme; zarara sokma |
Iztırâr | Zorunluluk; çaresizlik |
İade | Geri verme; geri çevirme; eski duruma getirme |
İade-i muhakeme | Yargılamanın yenilenmesi |
İaşe | Yaşatma; besleme; geçinme |
İbâre | Deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz |
İbhâm | Kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma |
İbka | Devamlı, sürekli kılma; yerinde bırakma |
İbra | Aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının, borçlusunda bulunan alacağından tamamen veya kısmen vazgeçmesi |
İbraz | Gösterme; meydana çıkarma; sunma |
İbtida | Başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta |
İcâb | Gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz |
İcabet etme | Uyma |
İcabı hal | Durumun gereği |
İcar | Kiraya verme; kiraya verilme |
İcâre-i müeccele | Sonradan alınacak kira |
İcareteynli vakıf | İvedili ve süreye bağlı kira sözleşmesi olan vakıf mallar |
İcazet | İzin; ruhsat, diploma |
İcâzet-i lâhika | Bir kimsenin izni olmadığı halde,yapıldıktan sonra bir şeyi kabul etmesi ve onaylaması |
İcbar | Zorlamak |
İcbar etme | Zorlama |
İcmâl | Kısaltma; özetleme; öz; özet genel toplamı |
İcra tetkik mercii | İcra-İflas dairesinin üzerinde olup, icra-iflas işlemlerinin doğru ve kanuna uygun olup olmadığını denetleyen ve ayrıca kanunun kendisine verdiği dava ve işleri gören özel mahkeme. |
İçtihad | Özel görüş; anlayış; kavrayış |
İçtima | Toplanma; toplantı; bir araya gelme |
İçtimaî | Sosyal; toplumsal |
İçtinap | Kaçınma; çekinme |
İdame | Devam ettirme; sürdürme |
İdâre-i husûsiyye | İl özel idaresi |
İfa | Ödeme; yerine getirme; bir işi yapma; edim |
İfadat | Sözler |
İfade | Anlatma; anlatış; anlatım |
İfham | Anlatma; anlatılma; bildirme; bildirilme |
İflas | Borcunu ödemeyen veya ödemelerini tatil eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, mahkeme kararı ile tespit ve ilan edilen durum. |
İfrağ | Bir durumdan başka bir duruma sokma |
İfraz | Arazinin parçalanması; bölünmesi; parsellere ayırma; araziyi imar açısından uygun parçalara bölme |
İfşasına müeddi | Açıklanma gereği |
İhale | Artırma veya eksiltme biçimiyle yapılan ve en uygun fiyatı teklif edene (en çok artıran veya eksiltene) işin/malın verildiği sözleşme yöntemi. |
İhâta | Bir şeyin etrafını çevirme; sarma; kuşatma; etrafı çevrilme; anlayış; geniş bilgi |
İhbar | Haber verme; bildirme; bildirim |
İhdas | Ortaya çıkarma; kurma; bir şeyi ilk kez ortaya koyma |
İhfa | Saklama |
İhkak-ı hak | Kendiliğinden hak alma |
İhlal etmek | Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak |
İhmal | Dikkatsizlikten ve özensizlikten kaynaklanan kusur; savsaklama; gerekli özeni göstermeme |
İhraç | Çıkarma; dışarıya mal satma; dış satım |
İhraz | Benimseme; sahipsiz bir malı sahiplenme |
İhtar | Hatırlatma; dikkati çekme; uyarma; uyarım |
İhtarname | Bir kimseye, bir hususu yerine getirmesi veya getirmemesi için yapılan yazılı uyarı; hatırlatma belgesi. |
İhticâc | Delil veya tanık gösterme |
İhtilaf | Anlaşmazlık; uyuşmazlık; çekişme; niza; görüş farklılığı |
İhtilat | Karışma; katılma; bir araya gelme |
İhtimam | Özen; bir şey, iş ya da kişiye özel dikkat gösterme |
İhtirâzi kayıt | Çekince; önkoşul; belli hakları kullanma hakkının saklı tutulması |
İhtiva etmek | İçermek; kapsamak; içine almak; içinde bulundurmak |
İhtiyar etmek | Seçmek; seçme hakkını kullanmak; tercih etmek; yeğlemek |
İhtiyarî | İsteğe bağlı; seçmeli; istemli |
İhtiyat | Sakınma; |
İhtiyati tedbir | Davacının, davasını kazanması durumunda, dava konusu şeye kavuşabilmesi için, davadan önce veya dava sırasında o şeyi garanti altına almasına yarayan önlem. |
İhzâr | Hazırlama; huzura getirme; |
İhzaren celb | Sanığı veya tanığı, kendi arzusu nedeniyle gelmediği için mahkeme önüne hakim kararı ile zorla getirtme |
İhzarî | Hazırlayıcı; yetiştirici; hazırlık niteliğinde olan |
İka etmek | Yapmak; etmek; oluşturmak |
İkâme | Yerine koyma; yerine kullanma; dikme;yerine geçme; kaim olma; dava açma |
İkamet etme | Bir yerde yerleşme iradesi ve niyetiyle oturma. |
İkametgah | Bir kimsenin yerleşme kast ve niyetiyle oturduğu yer |
İkmal | Tamamlama; bitirme; devamlı olarak yiyecek içecek ve diğer gerekli malzemenin sağlanması |
İkrâh | Korkutma; bir kimseyi yapmak istediği şeyi yapmamaya, yapmamak istediği şeyi yapmaya korkutarak zorlamak |
İkrar | Saklamayıp söyleme; bildirme; açıkça söyleme; kabul |
İkraz | Borç verme; ödünç verme |
İktifâ | Yeter bulma; yetinme |
İktirân | Yakın varma; yanına gelme; yaklaşma; ulaşma; erişme |
İktisabî | Kazanma ile ilgili; edinme ile ilgili |
İktisadi | Ekonomik |
İktisap | Kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülkiyetini elde etme |
İktiza | Gerekme; gerektirme; gereklilik; işe yarama ilâm yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son ) kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre verilen onamlı örnekleri; mahkeme kararı örneği (sureti) |
İ’lâmât | Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi vesikalar; kararı bildiren belge |
İlamlı icra takibi | Para veya paradan başka bir şey içeren konularda, önce bir mahkeme ilamı alınıp, ilamlara özgü icra takibi yapılması. |
İlamsız icra takibi | Elinde bir mahkeme ilamı bulunmayan veya bulunmasına rağmen ilamlı icra yoluna başvurmayan kişilerin, alacaklarını elde etmek için başvurdukları icra yolu. |
İla-nihâye | Sonuna kadar |
İlga | Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hükümden düşürme; geçersizleştirme |
İllet | Hastalık; sakatlık; bozukluk; neden; sebep |
İlliyet bağı | Nedensellik bağı; bir neden ile ortaya çıkan sonuç arasındaki ilişki |
İlmî | Bilimsel |
İlmi içtihatler | Hukuk bilginlerinin hukuki sorunlarda ileri sunmuş oldukları görüş, düşünce ve kanaatlerdir. |
İlmühaber | Belge; birinin herhangi bir durumunu (örneğin ikametgahını) gösteren durum belgesi |
İltibâs | Karıştırılma; benzeşim; karışıklık |
İltihâk | Katılma; karışma |
İltisâk | Yapışma; bitişme; kavuşma |
İltizam | Kendi için gerekli sayma; gerektirme |
İltizami muamele | Bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın, yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem; |
İlzâm | Susturma; bağlama |
İmâl | Yapma; yapılma; meydana getirme |
İmâr | Bayındırlık; bayındır duruma getirme; geliştirme |
İmdi | Buna göre; şu halde; o halde |
İmha | Yok etme; ortadan kaldırma; mahvetme |
İmhâl | Mühlet verilmesi; süre verilmesi; erteleme; yeni bir önel tanıma |
İmlâ | Doldurma; doldurulma; yazdırma; yazdırılma; bir dilin cümlelerini, kelimelerini doğru yazma bilgisi |
İmtina | Kaçınma; çekinme |
İmtisâl | Gerekeni yapma; bir örneğe göre hareket etme; alınan emre boyun eğme |
İmtiyaz | Ayrıcalık; farklılık |
İnbiâs | Gönderilme; meydana çıkma; ileri gelme |
İnd-el-hâce | Lâzım olduğu; gerektiği zaman |
İnd-ettemyiz | Temyiz sonunda; temyiz olunduğunda |
İndinde | Yanında |
İnfâk | Beslemek; geçindirmek; nafakalandırmak |
İnfisah | Ortadan kalkma; dağılma; fesholma. |
İnfisâh | Fesh olunma; bozulma; hükümsüz kalma; dağılma; kendiliğinden ortadan kalkma |
İnhisar | Tekel; monopol; alımın veya satımın tek bir elde toplanması |
İn’ikad | Bağlama; kurulma; toplanma |
İnkılâp | Değişme; bir halden başka bir hale dönme; devrim |
İnkıta | Kesilme; kesinti; ara verme |
İnkıyâd | Boyun eğme; kendini teslim etme |
İnkisâm | Taksim olma; parçalanma; bölünme; ayrılma |
İnkişaf | Açılma; gelişme; gelişim; açınım |
İnkiza | Bitim; sona erme |
İnsicâm | Bir düzeye gitme; düzgün söz; düzgünlük; tutarlık |
İnşâî | İnşaya, yapıya ait |
İnşaî hak | Yenilik doğuran hak; bir hukuki durumun ortadan kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir hukuki durumun yaratılması için kişinin kullandığı hak |
İntac | Sonuç verme; nitelendirilme; sonuçlandırılma; bitirme |
İntifa | Yararlanma; bir şeyden istifade etme |
İntifa hakkı | Başkasına ait bir mal (hak) üzerinde, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi. |
İntifa hakkı | Yararlanma hakkı; başkasına ait bir malda, kullanma ve ürünlerinden yararlanma yetkilerine sahip olmayı içeren irtifak hakkı çeşidi |
İntihâb | Seçme; seçilme; seçim |
İntikal | Geçme; geçirim; nakil; birinden diğerine geçme; yer değiştirme; el değiştirme bir mal üzerindeki tasarruf hakkının kanun ile belli kimselere geçmesi |
İntikal | Geçiş; göçüş; anlama; kavrama; yer değiştirme; el değiştirme |
İntikal | Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının, kanun ile belli kimselere geçmesi |
İntizâm | Düzgünlük; çeki düzen; düzenlilik |
İntizâr | Bekleme; beklenilme; gözleme; gözlenilme |
İnzibât | Yolunda olma; genel emniyetin yolunda olması; sıkı düzen |
İnzimâm | Eklenme; katılma; ilave |
İpham | Belirsizlik |
İpka | Kalma; yerinde bırakma; görevinde bırakma; yenileme |
İpotek | Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini veren sınırlı bir ayni hak. |
İpotek akit tablosu | İpoteğin kurulması sırasında tapu memuru tarafından düzenlenen ve ipoteğin durumunu gösteren resmi senet. |
İpotek belgesi | Tapu sicil müdürlüğü tarafından verilen ve ipotek akit tablosunun özetini içeren belge. |
İpotekli borç Senedi | Taşınmaz rehini ile güvence altına alınmış kişisel bir hak nedeniyle, yetkili tapu görevlilerince ilgili taşınmaza değer biçilerek, taşınmaz değerinin bağlandığı (sürümünün kolaylaştırıldığı) kıymetli evrak. |
İptal | Hukuk kurallarına aykırı biçimde yapılmış bir idari işlemin yargı organının kararıyla ortadan kaldırılmasıdır |
İrae | Tayin etme; gösterme |
İrae edilmek | Gösterilmek |
İras | Yapma; etme; birine (zarar) verme, sebep olma |
İrat Senedi | Bir alacak nedeniyle üzerinde gayrimenkul mükellefiyeti kurulan bir taşınmazın değerinin, taşınmazdan ödenmesi gerekli bir para borcu biçiminde bağımsızlaştırılarak, sürümünü artırmak için bağlandığı kıymetli evrak. |
İrca | Eski duruma çevirme; geri döndürme; indirgeme |
İrca olunma | Eski duruma getirme; çevirme; döndürme |
İrsen | İrs yoluyla; miras yoluyla (geçerek) |
İrtibat | Bağlantı; ilişki; ilgili olma |
İrtifak | Hacet talep etme; ihtiyaç duyma; yükümlenim |
İrtifak hakları | Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma ve yararlanmaya rıza göstermeyi veya mülkiyete özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına ayni hak olarak tesis edilen hukuki işlem. |
İrtihan | Rehin olarak alma, alınma |
İs’af | Yerine getirme |
İsâl | Vardırma; vardırılma; ulaştırma; ulaştırılma |
İsbât | Şahit ve delil göstererek doğrusunu ortaya çıkarma |
İskan ruhsatı | Bir binada oturulabilmesi için, yapının tamamlanmasından sonra ve İmar Kanunu’na göre, o yapının kullanılabileceğine ilişkin olarak verilen belge. |
İsnad | Bir şeyi veya bir işi, birisi için yaptı diyebilme; bir şeye dayandırma; yükleme |
İstiane | Yardım isteme |
İsticar | Kira ile tutma; kiralama |
İsticvap | Sorguya çekme; sorguya çekilme |
İstida | Dilekçe; arzuhal; emanet bırakma; himaye (korunma) talep etme |
İsti’dâd | Kabiliyet; akıllılık; anlayış; yetenek |
İstidlâl | Bir kanıta dayanarak, bir nesneden sonuç çıkarma; kanıt ile anlama |
İstifa | İsteğe bağlı olarak bir görevden ayrılma. |
İstifade | Yararlanma; faydalanma |
İstiglâl | İpotek; ev, dükkân, tarla ve bunlara benzer taşınmazların geliri, karşılık gösterilerek rehine koyma |
İstihap | Yanına almak |
İstihdâf | Hedef tutma; amaç edinme; amaçlama |
İstihdâm | Hizmete kabul etme; kullanma; çalıştırma |
İstihkak | Hak istemek; hak ediş; bir şey üzerinde hak iddiasında bulunma |
İstihkak davası | Taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya diğer bir aynî hak iddiasında bulunmayı konu alan dava |
İstihlâk | Tüketim; kullanarak bitirme |
İstihrâç | Çıkarma; çıkarılma; netice çıkarma; anlam çıkarma; anlama |
İstihsal | Üretim; üretme; elde etme |
İstikraz | Borç alma; ödünç alma |
İstilzâm | Gerektirmek |
İstimâ | Davada dinleme; yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile,tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlemesi |
İstimâl | Kullanma |
İstimlak | Kamulaştırma; Devlet veya kamu tüzel kişilerinin, kamu yararının gerektirdiği durumlarda, bedelin peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmazın tamamına veya bir kısmına kanunda gösterilen yöntemlere göre kamu yararına el koyması |
İstimval | İlgililerin rızası olmasa bile yasa gereğince ve değer pahası karşılığında kişilerin mallarına el konulması |
İstina | Dayanak; dayanma |
İstinâbe | Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın oradaki mahkemece ifadesinin alınması |
İstinad | Dayanma; senet, delil sayma |
İstinâd etmek | Dayanmak; bir şeyi dayanak (mesnet) olarak almak |
İstinkâf | Çekimser kalma; çekinme; geri durma; sakınma |
İstinsah | Suret çıkarma |
İstirdât | Geri alma; alınma; geri isteme |
İstisna | Ayrı tutma; kural dışı sayma |
İstisna sözleşmesi | Yüklenicinin (müteahhidin), ücret karşılığında, iş sahibi için eser ortaya çıkarmayı borçlandığı sözleşme; eser sözleşmesi. |
İş’âr | Bildirme; yazı ile bildirme; gösterme |
İşgal | Tapu kütüğüne göre sahipsiz mal durumuna geldiği anlaşılan taşınmaz malları edinme yolu. |
İşhâd | Şahit getirme; tanıklık ettirme; tanık gösterme |
İşkâl | Zorlaştırma; güçleştirme |
İştigal | Meşgul olma; bir işle uğraşma |
İştirâ | Alım hakkı; satın alma hakkı; hak sahibine istediği zamanda bir şeyin malikinden, o şeyin mülkiyetinin kendisine kararlaştırılan bedel karşılığında devrini isteme yetkisi veren hak |
İştira hakkı | Hak sahibine, istediği zamanda, bir malın malik |
İştirâk | Katılma; ortak olma; ortaklık |
İştirak halinde mülkiyet | Kanundan veya sözleşmeden ötürü birbirlerine ortaklık bağı ile bağlı bulunan kimselerin, bu ortaklıkları nedeniyle bir malın mülkiyetine elbirliğiyle sahip oldukları ve her birinin hakkının, o malın tamamını kapsadığı mülkiyet biçimi. |
İta | Verme; ödeme |
İtfa | Söndürme; ödeme; bir borcu, ödeme, takas, af gibi bir sebeple kapatma; sona erdirme |
İtmam | Tamamlama |
İttiba | Uyma; itaat etme |
İttihâd | Bir olma; birleşme; birlik |
İttihâz | Edinme; edinilme; kabul etme; sayma; tutma; alma |
İttisâl | Bitişme; kavuşma; yakınlık |
İvaz | Karşılık; bedel; eder; karşı bedel; mukabil eda; fiyat |
İvazlı akit | İki tarafa borç yükleyen sözleşme |
İvazsız akit | Tek tarafa borç yükleyen sözleşme |
İzaa | Kaybetme; yitirme |
İzafe | Zammetmek; katmak; karıştırmak |
İzale | Giderme; giderilme |
İzale-i şüyuu | Herhangi bir malın kendisinin veya satılarak bedelinin paylaştırılması suretiyle, bu mal üzerindeki ortaklığın (paydaşlığın) giderilmesi. |
İzhâr | Açıklama |
İbka | kalmış, bırakılmış |
İcra Vekilleri Heyeti | Bakanlar Kurulu |
İhtira | Bilimsel buluşlar üzerindeki haklar |
İktisat Vekâleti | Ekonomi Bakanlığı |
İntihab | seçme,seçilme,seçim |
İptidai itiraz | İlk itiraz |
Îrâd | Gelir; gelir getiren yapı; söyleme, getirme |
İrae | gösterilmek |
İstihkak | kazanılan şey, hak edilen |
İstima | davada dinleme,yargıcın duruşmada iki taraf veya vekillerinin sözlü olarak ileri sürdükleri sav ve savunmaları ile tanık ve bilirkişinin beyanlarını dinlenmesi |
İstizah | Açıklama istemek |
İzale i Şüyu | Ortaklığın (paylılığın) giderilmesi davası |
İzdivac | evlenme |